İnteraktif Okuma

"Ey Bürünen. Geceleyin kalk. Kısa bir süre hariç. Gecenin yarısında veya yarısından biraz önce. Yahut buna biraz ekle. Ve Kuran'ı ağır ağır, düşüne düşüne oku. Doğrusu biz senin üzerine ağır bir söz indireceğiz." (73:1-5)

Ana Sayfa
Aktüel Duyurular
Digital Mushaflar
Kuran Çevirileri
Kuran Tefsirleri
Kuran İlimleri
Kuran Araştırmaları
Kuran Fihristleri
Kuran Halkaları
Kuran Tilaveti
Kuran Kütüphanesi
Makaleler
Kuran Sitesi Linkleri
Misafir Defteri

Kuran Araştırmaları / Vahyin Aktüel Qıraatı

el-MÜZZEMMİL VAHYİ'NİN QIRAATI

Ulumul-Hikme

Giriş:

Mekkî Risalet"in erken dönem surelerindendir. 20. ayetin, ilk 19 ayetten uzun bir süre sonra indiği ayetin içeriğinden anlaşılmaktadır. Siyer kaynaklarında ve Tefsir materyalinde bu süre ile ilgili olarak bir yıl, ya da Medine dönemi gibi bilgiler bulacaksınız. Ayette yer alan zekat ve özellikle cihad gibi kavramlar onun Medine'de indiği kanısını Müfessirlerde kuvvetlendirmekte ise de bu iki kavrama Mekkî ayetlerde de farklı bir içerikle karşılaşıyor olmamız bu kanaatin kesinleşmesini önlemektedir. Qur'an'ın bugünkü okuru için bu nuzul bilgisinde ki kapalılığın büyük bir önemi yoktur. Başlangıç dönemi emirlerindeki kimi hafifletmelerin yer aldığı 20. ayetin ameli değeri üzerinde ilgili birimde duracağız.

l. Bölüm

1.

Sorumluluk Çağrısı:

Örtüsüne bürülü Peygamber'e kendisine bırakılmış ağır bir sözü, gecenin oluşturacağı uygun bir ortam içinde okumasını emreden ayetler O'nu bir sorumluluğa davet etmektedir. Uyku vakti geçip gitmiştir.

Siyerde konu ile ilgili bilgiler bulacaksınız. Tefsir kitaplarında Rasul merkez alınarak Müzzemmil konusu işlenir. Qur'an'da ki "örtüye bürülü" hitabının sadece Peygamber'e dönük bir hitap olmadığı fark edilmeli, surenin azami faydasının bu kabul ile okunduğunda edinilebileceği unutulmamalıdır.

2.

Gece Qur'anı:

Gecenin en az üçte biri Qur'an okumaya ayrılacaktır. Bu kişinin kendi bireysel değişimi için önemli bir eğitim merhalesidir. Belirli bir tertib içinde Qur'an ağır ağır okunacak, mesajın insanın sırtını çatırdatan ağırlığı hissedilecek, gündüzün uzun uğraşısı için azık edinilecektir. Gece qıyamı kendi eğitimi için, gündüz qıyamı toplumsal değişim için öngörülmüştür.

Qur'an'ı belirli bir düzen içinde okumak.. Pratik kimi öneriler sunmak mümkün. Qur'an'ın Mushaf sırasına göre okunması, Qur'an'ın nuzul sırasına göre okunması, kavramsal çalışmaların yapılması, Qur'an'ı konularına göre okumak düşünülebilir. Gündüzün proğramına uygun bölümler seçilip onlar okunabilir. Üzerinde çalışılan sureler ezberlenmeye çalışılabilir. Qur'an (nafile) namaz içine serpilerek okunabilir.

Nitekim Nebevî Hikmet'te Rasul'ün teheccüd namazlarından bahsedilir. Her iki rekatta bir selam verilerek sekiz rekat üzerinden kılınan bu namazın sonuna Rasul tek rakatlı vitri eklerdi. Bu namazlar da uzun süren qıyamda Qur'an'dan okunur sonra da secdede bulunurdu. Qur'an'ın namaz formu içinde okunması önemlidir. Yorgunluk halinde nafile namazlar oturarak da kılınabilir. Ezbere olmayan bölümler bizzat Mushaf'tan okunabilir.

3.

Rabbin ismini zikretmek:

el-Alaq suresi'nde "Rabbin ismi ile okuma" buyruğu ile tanışanları Qur'an, Müzzemmil suresi'nde, "Rabbin ismini zikretme''ye çağırır. Genelde islam dünyası, özelde Türkiyeli Müslüman için anlam kaymalarına uğrayan kelimelerin başında gelir zikr. Zikr'in Qur'an evrenindeki yörüngesi üzerinde ayrıca durulabilir. Suredeki özel şekli ile zikr, gündüzün uzun uğraşısını, gecenin Qur'an okumasını içine aldığı gibi, bütün olumsuzluklara karşı kişiye direnme azmini dayatan bir kararlılık azminin de ifadesidir.

4.

Yönelişler yalnız O'nadır:

Sufî yorumun çarpıttığı bu düstur, Okur için en gerçek biçimi ile diriltilmeli, hayatın ayrılmaz bir parçası yapılmaya çalışılmalıdır. Bu, salt kuru bir iddianın ötesinde yaşanır bir ahlak olarak nüksetmelidir. Başarı için her türlü onursuz ve ahlak dışı ödünü meşru gören bir zihniyet yargılanır bu cümle ile. Bu yöneliş hem tapınma hem de yardım dileme sahasında Allah'ın uluhiyet ve Rububiyet'te tekliğinin korunması anlamınadır.

5.

Güzel bir hicretle ayrılmak:

Ödünsüz olmak, toplumsal uzlaşmalardan beri olmak demek, toplumun marjinali kalmayı tenvir için bir kader telakki etmek değildir. Bütün ayrılışlar (hicret) diyalog kapılarını koparmayan bir düzeyde tutularak gerçekleştirilecektir. Her türlü yıkıcı propogandalarına, iftiralarına karşı sünnetullah bizden sabrı (bilinçli bir tavırla beklemeyi) istiyor. Gelişmelerin dünyevî nihayeti bir yana, uhrevi bir heyelan sahnesi çiziliyor müteakip ayetlerde.

6.

Sabret, çünkü onların sonları:

Qur'an ayetlerinde bu tabloların ardından çoğu kez küfredenlerin ahir tablolarından bir kesit sunulur. Bununla iki yönlü verim hedeflenmektedir. Birincisi Mü'minler için dünyevî boyuttaki aleyhte görünen bütün görüntülerin ötesine bakışlar kaydırılmış olur, bu onlarda mücadele azmini kırbaçlar. İkinci olarak gelecekleri konusunda kesin bir bilgiye sahip olmayan, bütün pekiştirici yeminlere rağmen öteler hakkında kuşku içinde olan inkarcıların korkuları pekiştirilerek, inzar uslubu ile tebliğe devam edilir. "Bizim yanımızda bukağılar ve cayır cayır yanan bir ateş vardır. Boğazı tıkayıp kalan bir yemek ve acı bir azab. "

Bu "uzak son"dan önce kıyamet sahneleri de kimi zaman bu ayette olduğu gibi yine aynı amaçlarla sergilenir: " Öyle bir gün ki, yeryüzü ve dağlar titrereye tutulur, ve dağlar göçüveren bir kum yığını haline gelir."

7.

Risalet bir sünnetullahtır.

Mekke'de yaşanmakta olan ve bizim bugün yaşamakta olduğumuz kavga, tarihin onlarca kez tanığı olduğu kavganın tabii bir zinciridir. Allah bir Elçi göndermiştir, ya da toplum Qur'an'la tanışma fırsatını bulmuştur, ama gerçekler kendilerine apaçık beyan olduktan sonra toplum, bile bile ona karşı cephe almıştır. Qur'an bu durumun sonunu azabın gerçekleşmesi için yeter şart olarak görür. Bu azabla korkutmak tablosu yalnız Peygamber toplumları için geçerli değildir. Aynı uslub, bizlerin de uslubu olmalıdır. Qur'an'da kesin tarihi verilmeyen Kıyamet ayetleri, kıyamete kadar Qur'an tebliğcilerini bu tür inzarı gerçekleştirmekle ödevli kılmaktadır. Çocukların bile saçlarını ağartan bir gün.. O gün kendinizi nasıl koruyacaksınız? Gök bile yarılıp çatlamış, Allah'ın vadi yerine gelmiştir. bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabb'ine bir yol tutar. Bu yalnızca bir tezkire'dir. Zikr'dir. Zikr'in bu bağlamda kullanılmasına da dikkat edilmelidir.

lI. Bölüm

1.

Gündüzün uzun uğraşısı ve Allah'ın bağışı:

20. ayetle surenin başlangıç kısmında getirilen kesin istekler konusunda bir kısım hafifletmelerin getirildiğini görürsünüz. Gündüzün uzun uğraşısı kuşkusuz yalnız tebliğ değildir. Hayat herşeyi ile akıp gitmekte, insanlar rızık için çalışmaya mahkumdurlar. Kimileri hastadır. Bütün bunlar Allah'ın merhameti ve kullarına güçlerin üstünde birşey teklif etmeme gibi bir sünneti gereğince bu hafifletmeleri gerektirmektedir. Qur'an okunmasıdır aslolan. Gece bunun en verimli bir saati olduğu için dikkatlere sunulmuştur. Bir tertil üzere okurması da öyle. " Artık kolayınıza geleni okuyun." der 20. ayet. İster gündüz, ister gece. Şeklin kendisi değil, Qur'an'ın okunması ve yaşanmasıdır aslolan. Kapitalizm'in dayattığı koşulların çağdaş bir kölesi olan Batı -Avrupa okuru için bu hafifletmeler bir rahatlama kapısı olsa da ,özendirilen ve fırsat buldukca yapılması istenilenin surenin giriş bölümünde anlatılanlar olduğu unutulmamalıdır.

2.

Beş temel rükün:

Hayat iman ve onunla birlikte gelen cihaddan ibarettir. Cihad da bu Mekkî ayette geçtiği şekil üzere qıtal'dan çok daha öte, onu da kuşatan bir ibadettir.

Qur'an'dan kolayınıza geleni okuyun.

Salatı İkame edin

Zekatı verin.

Allah'a güzel bir borç verin.

Allah'tan mağfiret dileyin.

Allah'a verilen güzel bir borç, zekattan ayrı olarak sermaye fazlasını, belki fazla olmayanını da Allah'ın rızasını kazanmak için ihtiyacı olanın ihtiyacı için bir döner sermaye haline getirmektir.

Allah bu takdimelerin çok daha güzelini verecektir. Topluma, kamuya verilen borcun, hayatın bütün alanlarını bankaların işgal ettiği kapitalist dünya insanı için Allah'a verilen borç olarak adlandırılmasını idrak etmek hayli zor olsa gerek.

Qur'anî ekonomi'nin en ayırtedici boyutudur bu. Bu boyutun işlenmediği her islamî ekonomi kitabı eksiktir, parametreleri çarpıktır.

Önceki Sayfaya

Copyright (C) 2002-2005 by İnteraktifokuma. All Rights Reserved.