İnteraktif Okuma

"Oku. İsmiyle Rabbinin." (96:1)

Ana Sayfa
Aktüel Duyurular
Digital Mushaflar
Kuran Çevirileri
Kuran Tefsirleri
Kuran İlimleri
Kuran Araştırmaları
Kuran Fihristleri
Kuran Halkaları
Kuran Tilaveti
Kuran Kütüphanesi
Makaleler
Kuran Sitesi Linkleri
Misafir Defteri

Makaleler / Kavram Eksenli

Yunus Suresi'nde "İFTİRA" Kelimesi

Bedrettin Çifci

Berlin, 11.01.1992

Biricik şerefli Kitap Kur'an'da, 60'a yakın yerde türevleriyle birlikte geçen "İFTİRA" kelimesinin 7 tanesini Yunus suresinde incelemeye çalışacağız.

Karşımıza çıkan ilk 'İFTİRA' tabiri, (10:17)'de geçmektedir. "Allah'a karşı 'keziben=yalan' İFTİRA EDENDEN (uyduran, düzenden) veya O'nun ayetlerini 'yalanlayan'dan daha zalim kim olabileceği" tehditvari ve bir uyarı mahiyetinde sorulurken, bunu yapan 'mücrimlerin' (suçlu-günahkar) 'zalim' oldukları vurgulanmaktadır ayette. Bu 'zalim mücrimler', yaptıkları bu davranışlarından ötürü "felaha" (kurtuluşa) ulaştırılmıyorlar. Çünkü bunlar 'Allah'dan başkasına 'ibadet' ediyorlar!' O'na 'eşler, güçler' denk tu-tuyorlar. Ortak koştukları bu eşleri de, Allah katında 'Şefaatcileri' olarak takdim ediyorlar.

Fakat kendisinden başka 'ilah', 'rab' ve 'şari' bulunmayan yüce Allah, müşriklerin bu savını şiddetle redderek onların çıkmazlarını ve buna benzer yakıştırmalarını şu şekilde beyan ediyor: "...'Siz, Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? 0, sizin ortak koştuklarınızdan uzak ve yücedir.' (10:18)

Alim (Bilge) Allah'ın bildirdiği 'bilgi ve haberlere' rağmen onlara karşı 'alternatif çıkışlar ve uydurma görüşlerle' Allah'ın haber verdiği 'bilgileri yetersiz ve muğlak kılma gibi bir uğraşımın çabasından başka ne olabilir ki bu tür 'davranış' ve 'inanışlar'?!...

Müşrikler, Allah ile yetinmiyorlar; illa da Allah'ın yanıbaşında ve 0'nunla beraber görmek ve kabullenmek istedikleri, zanlarınca 'uydurdukları' bir sürü ilah ve ortakları öne sürerek onlara ibadet ediyorlar. Allah'a olmadık yalan isnatlarda bulunuyorlar, iftira ediyorlar!...

Çok ilginçtir ki, ahirette, ortak koşanlara 'ortak koştukları şeyler' kendilerine ibadet edil-diklerinden gafil olduklarını ve müşriklerin gerçekte kendilerine ibadet etmediklerini söy-leyeceklerdir (10:28, 29). Böylece bu uydurup-düzdükleri (iftira) ilahlar, müşriklerden uzaklaşıp-kaybolacaklardır (10:30).

İFTİRA'nın sadece 'yalan'la sınırlı olmadığını bizzat Kur'an bize öğretmektedir. (10:17)'de 'Keziben=yalan' ile birlikte kullanılan İFTİRA, (10:30)'da daha geniş anlamda genel bir davranış biçimi olarak kullanılıyor.

(10:17)'deki 'yalanla' sınırlı bir İFTİRA iken, diğerinin ise içine tüm İFTİRA'lar giriyor. Çünkü ifade aynen şöyle geçmektedir: "ma kanu yufterune", yani 'uydurdukları, düzdükleri herşey'.

Bu, Allah'a karşı bir (keziben/yalan) olabilir. Din adına uydurulan, icad edilen kitab, eser ve kaynaklar olabilir. Allah'ın yanı başında üretilen, kabul edilen bir sürü 'imam-ilahlar', 'şeyh-ilahlar' ve buna yakın oluşmuş inançlar olabilir. Din adına öne sürülen Kur'an'ın dışındaki sözler, rivayetler ve fikirler olabilir. Bunların bir çoğunu da zaten yaşıyor ve şahit oluyoruz!

Bizim için gerekli herşeyi açıklayan Kur'an'da bir çok yerde müşriklerin şirkleri, bunun biçim ve boyutları beyan edilmektedir.

Allah'a 'inanan' bu insanlar, koşullu bir inanca sahiptirler: Allah ile beraber bir başkası (ilah, rab vs.) niçin olmasın (!)... İşte Allah'a eşler, yardımcılar, en güzel sözleri olan ayetlere alternatif sözler, rivayetler üretiyorlar müşrikler!...

Ayette bir örneği veriliyor: Kendilerine ne yarar, ne zarar veren şeylere kulluk edip (ibadet) onları 'Allah'ın katında bunlar, bizim şefaatçilerimizdir' diye Allah'a İFTİRA ediyorlar.

Emin belde Mekke'de, yüce Kur'an vahy edildiği sırada, o dönemin müşrikleri de (bu gününkiler de) Muhammad peygamberi 'Kura'n'ı uydurmakla, düzmekle (iftira)' suçluyorlardı... Kur'an'ın bir 'beşer İFTİRAsı' olduğunu iddia ediyorlardı. Kur'an bize bunun bir çok örneğini haber veriyor.

Yunus Suresi'nde alemlerin Rabbi olan Allah, Kur'an hakkında İFTİRA kelimesinin konteksinde şunu bildiriyor: "Bu Kur'an, Allah'dan başkası tarafından 'uydurulmuş', dü-zenlenmiş (yuftera)' değildir. Ancak 0, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, univerzumun Rabbindendir." (10:37)

Allah, İFTİRA fiilini indirekt kendisi için kullanmakta ve diğer yaratıklar icin olumsuzlaştırmaktadır. Yaratıklardan Kur'an'ı İFTiRA edecek kimse yoktur, onu İFTİRA etse etse ancak alemlerin Rabbi Allah etmiştir. Buradaki İFTİRA 'asılsız, yalan, uyduruk' şeyler anlamında değil, sadece 'düzme, oluşturma, meydana getirme, yazma' gibi anlamlara gelebilecek bir tarzda kullanılmıştır. Anlatılmak istenen, 'Kur'an'ın Sahibi, Düzücüsü ve Editörü Allah'tır'; başkası değildir! Kur'an başkasının 'uydurması, düzmesi, yazdığı eseri' değildir! 0, sadece Allah'ın Eseri'dir.

Bunu kabullenmeyen müşrikler ısrarla Kur'anı, Muhammed peygamberin bir 'uydurması, düzmesi' ve onun 'yazdığı bir eseri' olarak öne sürüyorlar. Buna karşılık olarak Allah, bir önceki ayetin devamında yobaz müşriklere şöyle meydan okuyor: "Yoksa: 'Bunu kendisi (Muhammed) uydurdu (efterahu)' mu diyorlar? Deki: 'Bunun benzeri olan bir sure getirin ve eğer sadıklar iseniz (doğru sözlü) Allah'tan başka bütün güç yetirdiklerinizi de çağırın (yardıma)." (10:38)

Yaratıkların beyin ve akıllarına hitab eden ve meydan okuyan bu ayet birçok açıdan ders vermektedir. Konumuzun dışına çıkacağı için ayetin başka yönlerine girmeyeceğim. Ancak okuyucuya bir teklif olarak ve üzerinde düşünülmesi için şunu da belirtmeden geçemeyecegim: Bu ayeti (10:38) 'Fikir hürriyeti', 'Tartışmada metod' ve 'Hoşgörü (tolerans)' açısından ele almak, incelemek ... gerekiyor.

Bugün, müslümanın müslümana despotluğu, tahammülsüzlüğü ve hoşgörüşsüzlüğü gözönünde tutulursa 'Fikir hürriyeti'nin, tartışmalarda ikna ve delil getirme yönteminin ve hoşgörünün kıymeti anlaşılacaktır! Bunu vurguladıktan sonra tekrar konumuza dönebiliriz.

Ayetin meydan okuyuşuna, müşrikler ancak 'ilmini kuşatamadıkları ve kendilerine de henüz te'vili gelmemiş' Kur'an'ı 'yalanlama' ile karşılık verdiler... Öncekilerin yaptıklarını aynen tekrarladılar; zalimlerden oldular.(10:39)

Ayetin karşısında acziyetlerini anlayıp akleden müşriklerden ise Kur'an'i kabul edenler de çıktı (10:41).

Müşriklerin, Kur'an-i gerçekleri kabul etmeyişlerinin sebeplerini çok bariz ifadelerle açıklıyor Kur'an: 'Akletmiyorlar (düşünmüyorlar)', 'kulakları var dinlemiyorlar', 'gözleri var görmüyorlar'...v.b. tavırlar (10:42,43).

Müşrikler heva ve heveslerine göre 'uydurdukları' şeylerden bir tanesi de Allah'ın nzık ve nimetlerini 'haram, veyahut helal' kılmalarıdır. En'am Suresi'nde hayvanlar ile ilgili İFTİRA'larını okuyun. Yunus Suresi'nde İFTİRA konteksinde bu olay şöyle ifade ediliyor: " De ki: 'Allah'ın sizin için indirdiği sizin bir kısmını HARAM ve HELAL kıldığınız rızıktan, haber var mı? Söyler misiniz? De ki: 'Bunun icin size Allah mı İZİN verdi, yoksa AlIah'a İFTİRA mı ediyorsunuz?" (Allah'a olmadık haram ve helalleri yakıştırıyor, atfediyorsunuz?) (10:59)

Müşriklerin, Allah'a karşı böyle bir 'yalanı' İFTİRA etmelerinin kıyamet günü zanlarının ne olacağı sorgulanıyor (10:60).

Detaylı Kur'an'da, Allah adına, din adına yapılan bir sürü iFTiRA örneklerini okumak mümkün...

Kur'an, Yahudi ve Hristiyanların ve önceki kavimlerin kıssalarında 'Allah'a ve elçilere' birbirine benzer ve bazen farklı amansız İFTİRA örnekleriyle doludur.

Yunus Suresi'nden bir tanesini dilerseniz beraber okuyalım: "'Allah, çocuk edindi' dediler. 0 (bundan) yücedir; O, hiç bir şeye ihtiyacı olmayandır. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Kendinizde buna ilişkin isbatlayıcı bir delil de yoktur. Allah'a karşı bil-meyeceğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?"(10:68) Bu ayetin hemen ardından Allah'a bilmedikleri şeyleri atfeden ve yakıştıranlar 'yalan İFTİRA' ile tekrar tekrar uyarılıp tehdit edilerek kurtuluşa eremeyecekleri bildirilmektedir (10:69).

Yunus Suresi'nin sonuncu İFTİRA tabiri bu ayette geçmektedir. Böylece bu surede tüm İFTİRA kelimesi ve türevlerini incelemiş olduk.

Konuyu kapatmadan bir noktaya işaret etmek istiyorum.

Kur'an tercümelerinde İFTİRA kelimesi (türevleri) 'yalan yere uydurdukları' şekilde yer almaktadır. Tercümelerde yer alan 'yalan' İFTİRA kelimesinin içine dolaylı olarak girebilir, fakat dikkat edildiyse ayetlerde İFTİRA tabiri bazen geniş anlamda 'yalanı' da içine alacak tarzda kullanılmışken, bazen de hususen 'keziben=yalan' kelimesi ile beraber kullanılmıştır.

Bu nedenle İFTİRA'nın her geçtiği yerde 'yalan yere uydurdukları' biçiminde tercüme edilmesi yanlış olur. Her İFTİRA'nın 'yalan' olması gerekmiyor. Nitekim Kur'an'ı indirekt İFTİRA eden bilakis Allah'u Teala'dır, insanlar veya peygamber değildir! İFTİRA kelimesi insanlar için bir negatif anlam taşıyor! İnsanlar, Allah adına, din adına, elçilerin ağzından konuşarak onlara da 'yalan İFTİRA' edebilirler ve etmişlerdir. Muhammed (as)'ın sözleri (hadisleri) adı altında yığınlarca çeşitli İFTİRA'ları okumanız fevkalade mümkündür...

Kur'an'ı rehber edinen inananlar, Allah adına, din adına, elçinin adına konuşurken İFTİRA'dan kaçınmalıdırlar. Özellikle günümüzde, dinlerini Kur'an ile tanımayanlar ve 'taklidi din edinenler' birkaç yerde okuyup-ezberledikleri hadisleri Muhammed peygambere yakıştırarak 'bilmeden' Allah'ın şerefli elçisine İFTİRA etmektedirler.

Muhammed peygamberin ağzıyla gelen tek sağlam kaynak Allah'ın kitabı Kur'an'ın okunup-araştırılması bir kenara, hiç bir insanın ömrünün kifayet etmeyeceği engeller ve şartlarla 'anlaşılması zor' bir kitab olarak kitlelere empoze edilmekteyken, İFTİRA'nın önemini kavramakta güçlük çekmeyeceksiniz. Bunlar bile Allah'a ve kitabına karşı yapılan - belki de- en büyük İFTİRA'lardır! Allah'a İFTİRA eden insanlar, kulu ve elçisi olanlara dünden İFTİRA ederler!...

Kur'an'ı İFTİRA etmeyen elçinin getirdiği vahye uymakla, sadece onu hidayetin kaynağı kabul etmekle ve O'nun bildirdikleriyle yetinmekle Allah'a, kitabına, dinine, elçilerine İFTİRA etmekten kendimizi koruyabiliriz.

Rabbim inananlar olarak hepimizi kendisine, elçisine ve kullarına İFTİRA etmekten korusun... (Amin)

Önceki Sayfaya

Copyright (C) 2002-2005 by İnteraktifokuma. All Rights Reserved.