İnteraktif Okuma

"Oku. İsmiyle Rabbinin." (96:1)

Ana Sayfa
Aktüel Duyurular
Digital Mushaflar
Kuran Çevirileri
Kuran Tefsirleri
Kuran İlimleri
Kuran Araştırmaları
Kuran Fihristleri
Kuran Halkaları
Kuran Tilaveti
Kuran Kütüphanesi
Makaleler
Kuran Sitesi Linkleri
Misafir Defteri

Kuran Araştırmaları / Cüz Eksenli Qıraatlar

Kuran'ın 21. Cüzü

Bedrettin Çifci

Berlin, 21.11.2002

Rahman ve Rahim Allah'ın Adıyla...

1.- 21. Cüz'ün Kapsamındaki Sureler

Kuran ayı olan Ramazan ayını fırsat bilerek yıllar önce hazırlamayı vaad ettiğim Kuran'ın 21. Cüz'ünü nihayet Kuran okurlarıyla bu sene sanal ortamda paylaşmak istiyorum. Mukabele oluna.

21. Cüz, Ankebut Suresi'nin 46.ayetinden itibaren başlayıp Ahzab Suresi'nin 30. ayetinde sona eriyor. Bu sureler arasında yer alan surelerle 21. Cüz toplam olarak 5 sureden oluşmaktadır:

Nr.

Sure

Nuzul Ortamı

Toplam Ayet Sayısı

1.

29. Ankebut (Dişi Örümcek)

Mekke

69

2.

30. Rum (Romalılar)

Mekke

60

3.

31. Lokman

Mekke

34

4.

32. Secde

Mekke

30

5.

33. Ahzab (Hizipler/Grublar)

Medine

73

Medine'de inzal olan Ahzab Suresi hariç, diğer tüm sureler Mekke ortamında inen bölümler. Yine Ahzab Suresi dışında, surelerin hepsinin de Mukatta harflerinden olan E.L.M. ile başladığını görmekteyiz.

21. Cüz'de genel çerçeve bu öğelerden oluşuyor. Şimdi bu surelerin ana temalarına temas edelim, özet bilgiler vererek bazı seçilmiş ayetlerden örnekler sunalım.

2.- Sureler

2.1.- Ankebut (Dişi Örümcek)

Dişi Örümcek anlamına gelen Ankebut kelimesi, sure içerisinde, Allah'dan başkasını Veli edinenlerin çürük bir yapıya sığındıklarını anlatmak için, dişi örümceğin evinin güvensizliğine gönderme yapılan bir konteksde geçer, çünkü örümcek evinin en çürük ev olduğu bildirilmektedir.

Bilimsel tefsirde, bir tür dişi örümceğin kendi eşini yediği gözlemlenmiş. Dişi örümceğe ne kadar güven olursa, putlara tapan, Allah'dan başkasını dost edinip güvenen kişinin durumu da ancak o kadar olur.

20. Cüz'den 21. Cüz'e geçişte okuduğumuz ayet, salatın fahşadan ve münkerden alıkoyacağını bildiren ayettir (29:45). Ardından inananların Ehli Kitab'la olması gereken ilişkisi açıklanmaktadır.

45. Sana vahyetmiş olduğumuz kitaptan oku ve namazı gözet. Çünkü namaz, iğrenç ve kötü şeylerden vazgeçirir. ALLAH'ı (namaz yoluyla) anmak en önemlidir. ALLAH ne yaptığınızı bilir.

46. Kitap halkıyla, zalim olanları hariç en güzel bir biçimde tartışın ve "Bize indirilene inandık ve size de indirilene inandık. Bizim Tanrımız, sizin de Tanrınız birdir. Biz sadece O'na teslim olduk,"deyin.

47. İşte sana bu kitabı indirdik. Kendilerine kitap vermiş olduklarımız ona inanacaklardır. Şunlardan (ümmilerden) da bazıları inanacaktır. Kafirlerden başkası ayetlerimizi reddetmez.

Ehli Kitab'ın ve başka insanların Kuran'a karşı duydukları kuşkulara cevap veren sure, Muhammed peygambere indirilen Kuran'ın bizzat mucize olduğunu septik bireylere ilan etmektedir. Kitap almamış bir toplum (ümmi) içinden gelen elçinin daha önce Kitap'la tanışmış biri olmadığı ve o tür Kitap'ları da eliyle yazmadığı vurgulanmaktadır.

Ancak yine de birçok insan şüphelerini izale etmek niyetinde olmayıp mesaja sırt çevirdikleri için cehennem azabı ile kuşatıldıkları ve onu tadacakları haber verilmektedir.

Kuran'dan kuşkusu olmayıp ona iman edenlerin ise cennet köşklerine yerleştirileceği müjdelenirken, kulluk yaşamında çıkabilecek engeller karşısında gerekirse inançları ve Allah uğruna göç etmeleri (Hicret) ve direnmeleri öğütlenmektedir. Kulluk bilinci ölene dek sürdürülmelidir.

Allah'ın varlığına inanan birçok insanın da cehennemlik olduğunu öğreniyoruz. "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı emrinize kim verdi?" sorularına hep "Allah" diye cevap verenler, nasıl oluyorsa yine de O Tek İlah'a ortak koşuyorlar, sapkınlık gösteriyorlar. Olayı anlamıyorlar...

Zor durumlarda kalınca sadece Allah'ı anan insanlar, rahata kavuştukları zaman hemen tek olan Allah'a ortaklar ihdas ediyorlar.

İnsanoğlu şirkten uzak, hayatını anlamlı kılabilecek seçimi yapması gerekiyor. Ankebut Suresi'nin son bölümleri, hayatın anlamını ve konsentire olunacak alanı bir anlamda şöyle özetlemektedir.

64. Bu dünya hayatı bir eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise gerçek hayattır; bir bilselerdi.

65. Gemiye bindikleri zaman, dini sadece ALLAH'a ait kılarak O'nu çağırırlar. Ne zaman ki onları denizden kurtarırız ortak koşmaya tekrar başlarlar.

66. Bırak, kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler, zevklensinler. İleride bilecekler.

67. Çevrelerindeki insanlar kapılıp götürülürken, kutsal bölgeyi güvenli kıldık. Batıla inanıp ALLAH'ın nimetini mi reddediyorlar?

68. Yalan uydurup ALLAH'a yakıştırandan ve kendisine gelen gerçeği yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Kafirler için cehennemde bir yer yok mu?

69. Uğrumuzda çaba gösterenleri yollarımıza ileteceğiz. ALLAH hiç kuşkusuz iyilik edenlerle beraberdir.

İnşaallah bizler de çaba gösteren, çalışan kullar olur ve Allah'ın müjdelediği bu yollardan (sebil) birine ulaşırız...

2.2.- Rum (Romalılar)

Rum Suresi adını aldığı Romalıların gelecekte elde edeceği zaferle söze başlar. Bizans ordusu, Mecusi İranlıların hücumu sonucu büyük bir yenilgiye uğratıldı. Kimsenin hayal edemeyeceği ve inanması güç bir ortamda Kuran, Romalıların tekrar onlara karşı galip geleceğini, hatta çok kısa bir zaman dilimi (3 ila 9 yıl arasında) bildirerek gaybi ihbarda bulundu. Aynen öyle de oldu. Bu haberden yedi yıl sonra Rumlar İranlıları bozguna ugrattı ve Kuran'ın verdiği haber gerçekleşmiş oldu. Bu olayın bir benzerini tekrar yaşama durumu olur mu, zaman gösterecek...

Kuran sürekli hem afaki hem de enfusi ayetlere dikkat çeker. E.L.M.'ler Kuran'ın hem bir cüzü anlamında ayet teşkil ederken, hem de mucize anlamında "ayet"i sembolize ediyorlar. Bu gaybi haber de bir ayet. İlk ayet olan E.L.M. ile zaten bu ayete dikkat çekiliyor. EL-RuM kelimesi kendi bünyesinde E.L.M. harflerini içeriyor, ilgi çekici olarak.

Bu olayda ilgi çeken bir başka yön şu. Kuran bu gaybi haberi aktardıktan sonra bunun "Allah'ın vaadi" olduğunu bildirmesi ve surenin son ayetinde tekrar bu "vaad"e vurgu yapması enteresan (30:6, 60).

Bilimsel tefsirde sözü edilen bir başka boyut da, Rumlarla İranlıların savaştığı yerin, dünyanın en alçak yeri olduğu ve bunun da ayetteki "ednal-arz" tabiriyle vurgulandığı öne sürülüyor.

Surenin akışı içerisinde dünya hayatına dalmamayı, Ankebut Suresi'nde de işlendiği gibi hayatın anlamsız olmadığı, helak edilen toplumlardan ders çıkartılması gerektiği

ve elçilerin getirdiği mesaja kulak verip ahiret yurduna endeksli bir yaşam tarzı benimsenmesi salık veriliyor. Aksi takdirde helak edilen toplumların akibetine benzer bir sonucun bize de uzak olmadığı anlatılmaktadır.

Hayatın sonrasına atıflar çoğu surede tematize edildiği gibi bu surenin de gündeminde yer alıyor...Saatin sona erdiği gün yaşanan şoklar ve dünya hayatında yapılan seçimlerin sonuçları tasvir ediliyor can alıcı ifadelerle...

Sonra Yüce Allah, hem afakta ve hem de kendi içimizde bulunan örneklerle kendi ayetlerinden bir kısmını ardarda sıralamaktadır.

20. Sizi bir topraktan yaratması ve sonra yayılıp çoğalan insanlar olmanız O'nun ayetlerindendir.

21. Kendileriyle rahatlayıp huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranıza dostluk sevgisi ve merhamet koyması O'nun ayetlerindendir. Düşünen bir toplum için bunda işaretler vardır.

22. Göklerin ve yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin farklılığı da O'nun ayetlerindendir. Bilenler için bunda işaretler vardır.

23. Geceleyin ve gündüzün uyumanız ve O'nun lütfundan aramanız da O'nun ayetlerindendir. Dinleyen bir toplum için bunda işaretler vardır.

24. Korku ve umut kaynağı olarak size şimşeği göstermesi ve gökten bir su indirerek ölümünden sonra onunla yeri diriltmesi de O'nun ayetlerindendir. Aklını kullanan bir toplum için bunda işaretler vardır.

25. Göğün ve yerin O'nun buyruğuyla ayakta durması da O'nun ayetlerindendir. Sonra sizi yerden bir tek çağrıyla çağırdığı vakit siz çıkıverirsiniz.

26. Göklerde ve yerde bulunan herkes O'na aittir; hepsi O'na boyun eğmektedir.

27. Yaratılışı başlatıp tekrarlayan da O'dur; bu O'na çok kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce örnek O'na aittir. O Üstündür, Bilgedir.

Üstün ve Bilge olan Allah'ın bunca ayetini inkar etmek anlaşılır gibi değil. İnananların da Allah'a ortak koşmaları ve dini O'na has kılmamaları da şaşılacak iş doğrusu...

Aslında fıtratları gereği insanlar tek Tanrı'ya inanacak donanım ile yaratılmışlardır. Muvahhid olmayı hedefleyen insanların dikkat etmesi gereken hususları okuyalım:

30. Bir tek Tanrıcı olarak kendini dine adamalısın. Nitekim, ALLAH insanları böyle bir yaratılış ile donatarak yaratmıştır. ALLAH'ın yaratışında değişiklik olmaz. Bu, tam yetkin bir dindir, fakat insanların çoğu bilmez.

31. O'na yönelin; O'nu sayıp dinleyin. Namazı gözetin ve ortak koşanlardan olmayın.

32. Onlar ki dinlerini parçaladılar ve mezhep mezhep oldular. Her parti kendine ait (imam ve kitap) larla sevinip övünmektedir.

Müslümanlar arası hizipleşme ve birbirinin aleyhine grublaşmalar da bu ayetin tasvirine girmektedir. Her grub kendisini merkezde görmekte, ehliyet aranmadığı gibi Tekasür'le övünülmektedir. Hayırda yarış yerine birbirlerini rakip görme ve dayanışma yerine dışlama eğilimi hiçbir müslümana yakışmamaktadır.

Suçlu ve günahkar bir toplum olduk biz de... Felaketleri hazırlayanlar yine bizleriz... Samimi olmalı inananlar inandıkları konusunda... Şirksiz bir iman ve salih projeler boyutu olmalı müminin, sosyal hayata yansımalı inançlar...

Tarihten ders alınmalı, öncekilerin düştükleri hatalara düşmemeli ve vahye uygun bir yaşam tarzı benimsenmelidir...En nihayet dönüş O'na olacaktır...Hesap görülecektir...

Sure bu noktalara dikkat çekerek şöyle sona ermektedir...

58. Biz bu Kuran'da halka her türlü örneği verdik. Onlara bir mucize getirsen, kafirler, "Siz yanılanlarsınız," diyeceklerdir.

59. ALLAH bilmeyenlerin kalplerini işte böyle damgalar.

60. Öyleyse sabret. ALLAH'ın sözü gerçektir. Kesin inanca sahip olmayanlar seni gevşekliğe sürüklemesin.

Kuran bizim için gerekli tüm bilgileri ihtiva etmektedir, yeter ki öğüt almasını bilenlerden olalım ve mesaja kulaklarımızı tıkamayalım...

Sureyi okurken bazı dikkatimi ve ilgimi çeken hususlar şunlar oldu.

Rum Suresi ilginç tekrar ve terkipler barındırıyor.

Örnek-1

Ayet başlarında 7 yerde "Ve min ayatihi..." - "O'nun ayetlerinden..." biçimindeki terkip ilgi uyandırıyor (30: 20, 21, 22, 23, 24, 25, 46). Peşpeşe "O'nun ayetleri..." sıralanıyor. Bu terkip bu biçimi ile H.M. içeren iki surede de (41:37, 39); (42:29, 32) aynen geçer. Her iki surenin iki ayetinde aynı terkip yer alır. "Ayetihi..." kelimesi bu formda tüm Kuran boyunca 37 yerde zikredilir.

Örnek-2

İlgi uyandıran başka bir terkip ise "ve yevme tegumu's-Saatü..." - "Kıyametin koptuğu gün..." diye tercüme edilen ifade. Tam üç ayette tekrarlanıyor (30:12, 14, 55). "Saatin sona erdiği gün...", yani "Dünya'nın Sonu" demek daha dogru olur kanımca. Zira Kıyamet dediğimiz olay bir sonraki aşama.

Bu format içerisinde yer alan "...tegumu..." kelimesi bir başka yerde, "Ve min ayatihi" diye başlayan ayetin hemen ardından gelen şu terkiple de geçer: "en tegume's-Semau ve'l-ardu bi emrihi..." - O'nun ayetlerinden biri de; "Semanın ve arzın O'nun emri ile (ayakta) durmasıdır".

Konu İle İlgili Literatür

Rum Suresi ile ilgili Ali Şeriati'nin "Aydınlara Umut Çağrısı - Rum Suresinden Dersler" adlı çalışması okunabilir. Yazar kitabta, Romalıların Zaferi ile ilgili tarihi bilgilerin yanısıra günümüzle de bir bağlantı kurmaya çalışarak kendine has yorumlar sunmuş...

Ayrıca Kemal Ersözlü dostumuzla Umran dergisinde Yusuf Kaplan'ın gerçekleştirdiği "Küresel Roma ve İslam" başlıklı mülakat da konu açısından oldukça aktüel ve Kıraat vasatımızın şaheser bir yorumu. Kuran ve tarihin doğru oku(n)masına örnek teşkil edecek bir söyleşi olmuş. Okumanızı mutlaka tavsiye ederim.

2.3.- Lokman

Lokman Suresi'nde Hikmet Sahibi Lokman ve oğluna yaptığı öğütler yer almakta ve müslüman ebeveynlere bir eğitimci kimliğin ipuçları sunulmaktadır.

Lokman Suresi de ilgi odağımızı Kitab'a yöneltmekte, O'nun güzel davrananlar için bir hidayet ve rahmet kaynağı olduğu hatırlatılmaktadır.

Kitab'ı rehber edinenlerin salatı gözeten, zekatı veren ve ahiret bilincini içselleştirenler olarak tasvir edildiğini okuyoruz. Sonuçta kazananlardan olan mutlu insanların tasviri...

Asılsız hadisleri izleyenler de insanları bu Rehber'den saptırmaya uğraş vermekteler...

Allah ise ayetlerini yine kainattan ve bizlerden örneklerle diziyor önümüze...

Hikmet verilen Lokman'ın oğluna öğütlerini okuyalım:

12. Lokman'a bilgelik verdik: "ALLAH'a şükretmelisin." Kim şükrederse kendisi için şükreder; kim nankörlük ederse, elbette ALLAH muhtaç değildir, Çok Övülendir.

13. Lokman oğluna öğüt verirken şunu demişti: "Sevgili oğlum, ALLAH'a ortak koşma, kuşkusuz şirk (Tanrı'ya ortak koşmak) büyük bir zulümdür."

14. Biz insana ana babasını öğütledik. Annesi onu büyük bir güçlükle taşır. Sütten kesilmesi iki yıl içinde olur. Bana ve ana babana teşekkür etmelisin. Dönüş banadır.

15. Hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için seninle mücadele ederlerse ikisine de uyma. Ancak dünyada onlara iyi davranmalısın. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz banadır ve yaptığınız herşeyi size bildireceğim.

16. "Sevgili oğlum, hardal tanesi ağırlığınca bir şey, ister bir kayanın içinde bulunsun, ister göklerde veya yerde olsun, ALLAH onu getirir. ALLAH Latiftir, Haberdardır.

17. "Sevgili oğlum, namazı gözet, iyiliği emret, kötülükten menet ve başına gelene sabret. Bunlar temel davranışlardandır."

18. "Büyüklük taslayarak halkı küçümseme, yeryüzünde de böbürlenerek dolaşma. ALLAH kendini beğenip övüneni sevmez."

19. "Yürüyüşünde gösterişten kaçın ve sesini de kıs. En çirkin ses eşeklerin sesidir."

İşte bütün bir hayatı kuşatan öğütler demeti... Çocuklarımıza olan sorumluluklarımızı hatırlamalı ve onlara bu Kitab'ı miras bırakmalıyız... Ama sorgulayan bir anlayış çerçevesinde... Atalarını körü körüne taklit eden değil, bizzat onları Kuran'la tanıştırarak vahy ile hareket eden bireyler olmalarını sağlamalıyız...

Lokman Suresi öğüt alınacak kevni ayetleri sunduğu gibi ahiret konusunu da sürekli canlı tutmakta...

Ayrıca şirkin "en büyük zulum" olarak tasvir edildiği bu surede yine şirk anlayışları deşifre edilmektedir...Gökleri ve yeri yaratanın Allah olduğunu söyleyenler dini O'na has kılmamakta ve O'na ortaklar koşmaktadır...

Allah'ın kelimeleri bitmez tükenmez...Öğüt alabilene ne mutlu!

Lokman Suresi'nin son birkaç ayetini okuyalım:

27. Yeryüzünde bulunan tüm ağaçlar kalem olsa, denizlere yedi deniz eklenerek kullanılsa ALLAH'ın kelimeleri tükenmez. ALLAH Üstündür, Bilgedir.

28. Hepinizin yaratılışı ve dirilişi bir tek kişininki gibidir. ALLAH Dinleyendir, Görendir.

29. ALLAH'ın geceyi gündüzün içine soktuğunu, gündüzü de gecenin içine soktuğunu, güneşi ve ayı kontrolü altında tuttuğunu, herbirinin belirlenmiş bir süreye kadar akıp gitmekte olduğunu ve ALLAH'ın onların yaptıklarından haberdar olduğunu görmez misin?

30. Çünkü ALLAH gerçektir, O'nun dışında çağırdıkları batıldır ve ALLAH En Yüce ve En Büyüktür.

31. Size bazı ayetlerini göstermek için, ALLAH'ın lütfuyla gemilerin denizde akıp gittiğini görmez misin? Her sabreden ve şükreden için bunda dersler vardır.

32. Onları koca dalgalar sardığında, dini sadece ALLAH'a has kılarak O'na yalvarmaya başlarlar. Onları karaya çıkarıp kurtardığımız zaman bir kısmı orta bir yol tutar. Hain nankörlerden başkası ayetlerimizi reddetmez.

33. Ey halk, Rabbinizi dinleyin, babanın çocuğuna yardım edemiyeceği ne de çocuğun babaya yardım edemiyeceği günden korkun. ALLAH'ın sözü gerçektir. Dünya hayatı sizi aldatmasın; kandırıcılar sizi ALLAH ile aldatmasınlar.

34. Saatin (dünyanın son saatinin) bilgisi ALLAH'ın yanındadır. Yağmuru O yağdırır ve rahimlerde ne varsa bilir. Hiç kimse kendisine yarın ne olacağını bilmez, yine hiç kimse nerede öleceğini bilmez. ALLAH Bilendir, Haberdardır.

2.4.- Secde

E.L.M. ile dikkat çekilen bizzat Kitab'ın kendisi ve menşei hakkında... Kitab'ın inzalinin Allah'dan olduğunu kesin ifadelerle vurgulayan ayetlerle giriş yapılıyor sureye. Kuran'ın ilahi menşeili oluşunun ve niçin indirildiğinin çok net izahı sözkonusu. Bu kesin bilgi karşısında secde etmekten başka alternatifimiz olabilir mi?

İman ettik, secde ediyoruz bu konuda...

Dikkatimiz afaki işaret ve belgelerle donatılmış kainata çevriliyor. Müteşabih ağırlıklı ayetlerle ana tema "Yaratılış". Çarpıcı ifadelerle hem göklerin, hem yerin, hem ikisi arasındakilerin ve hem de insanın yaratılışı ayrıca işleniyor.

Göklerin ve yerin 6 günde yaratılması ile zaman mefhumunun insan algısındaki göreceliğe dikkat çekilmesi kadar, insanoğlunun yaratılış evresi ve serüveni hakkında da bilgilendiriliyoruz. Zamanın göreceliliğine örnek olarak Allah katında bir günün bizim algımızda 1000 yıl ile ifade edileceği (hatta bu başka bir surede 50 000' e de çıkar) anlatılmak istenir.

Secde suresinin temas ettiği diğer bir konu, kimsenin önleyemeceği ve herkesin tadacağı ölümdür. Rabbe olan Dönüş. Bununla ahiret gündeme getirilerek inanan ve inkar edenlerin tavırları tasvir ediliyor. Gerçeği örtenlerin pişmanlıkları....Gerçeğe secde edenlerin mutlulukları anlatılıyor...

Sureye isim olan ayette (32:15) inananların tasviri yapılıyor. Ardından cehennem ve cennet sahiplerinin özellikleri resmediliyor...

Kuran'da genelde "Allah'a (yalan) iftira edenden daha zalim kim vardır?!..." terkibi hakim bir kullanımdır. Secde Suresi'nde bu en zalimler tasvirinde farklı bir kullanım dikkatimi celbetti. "Allah'ın ayetleri hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalim kim?" olacağı söyleniyor (32:22). Kuran'a göre en azılı zalim iki grubu öğrenmiş olduk. Allah adına iftira eden ve O'nun ayetleri hatırlatılınca yüz çeviren kişi.

Secde Suresi'nde Musa'nın kıssası ile rehberlik konusunda Mekke toplumu ve sonrakiler için bir benzetme yapılır. Musa nasıl vahye muhatap olarak toplumuna yol gösterdiyse, Mekke toplumu ve sonrakiler de bunu Kuran'a muhatap olan Muhammed peygamberle aynen yaşayacaklardır. Vahyin kılavuzluğu öngörülmektedir herhalukarda.

Secde Suresi okuyucusuna yine önceki nesillerin helak ediliş sebeplerini ibret alınması için sunar. İbret alınması için kuru yerin suyla nasıl diriltildiği de örnekler. "İşiten/Dinleyenler için..." ayetler sıralanır...

Surede "azabın tattırılması" yoğun biçimde geçiyor. Kafirlerin alay ettikleri "Fetih Günü" (Yevmel-Fethi) sorusuna surenin son ayetinde "bekle"me ve sonucu görme buyruğu ile karşılık veriliyor. Alay edenler tatmasın da kim tatsın azabı...

Alay edenlerin akibeti sonuçta alay ettikleri şey ile kuşatılmış olmaları...Azab tadılır mı? Allah da alay edenler ile böyle "alay" ediyor işte...

2.5.- Ahzab

Ahzab Suresi, Nebi'ye hitap ile başlar ve ağırlıklı olarak da Nebi'ye özgü konuları işler. Nebi'nin yaşadığı zaman dilimi içinde ailesi ve müminlerle ilişkisinden kesitler göze çarparken aynı biçimde münafıkların tutum ve davranışları açığa vurulur... Medine'de inzal olan surelerden olduğu için, müminlerin gündelik yaşamlarında karşılaşabilecekleri sorunlarla ilgili hükümler ve savaş ortamını yansıtan tasvirler dikkat çekici...

21. Cüz'ün son halkası olan ve 30. ayetinde sona eren Ahzab Suresi'nin giriş ayetleri şöyle:

1. Ey peygamber, ALLAH'ı gözet, inkarcılara ve ikiyüzlülere uyma. ALLAH Bilendir, Bilgedir.

2. Rabbinden sana vahyedilene uy. ALLAH yaptığınız her şeyden haber almaktadır.

3. ALLAH'a güven. Koruyucu olarak ALLAH yeter.

Sure adını Hicri 5. Yılda meydana gelen kabileler arası savaş ile ilgili 9-27 ayetler arasında geçen konuya atfen ve 20. ayette yer alan Ahzab (Hizb/Grub/Parti) kelimelerinden alıyor.

Sure, peygamberin eşlerine özel hükümler getiriyor ve 21. Cüz bu özel hükümlerin bağlamında sona eriyor...

28. Peygamber, hanımlarına de ki, "Siz dünya hayatının süsünü istiyorsanız, gelin size bağışta bulunayım ve sizi güzellikle bırakayım."

29. "Yok, siz ALLAH'ı, elçisini ve ahiret yurdunu istiyorsanız, ALLAH sizden güzel davrananlara büyük bir ödül hazırlamıştır."

30. Ey peygamberin hanımları, sizden kim büyük ve açık bir günah işlerse onun cezası ikiye katlanır. ALLAH için elbette bu kolaydır.

Bu ayetten sonrası 22. Cüz'e geçiş ayetleri...Konu bütünlüğünü kaybetmemek için onları da okuyalım.

31. Sizden kim ALLAH'ın elçisine uyar ve erdemli davranırsa, onun da ödülünü iki kat veririz ve onun için bol bir rızık hazırlamışızdır.

32. Ey peygamberin hanımları, siz herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Erdemliyseniz, işveli konuşmayın ki kalbinde hastalık bulunan birileri size yönelmesin. Güzel ve normal biçimde konuşun.

33. Evlerinizde onurlu davranın ve eski cahiliyye dönemindeki gibi halkla fazla içiçe olmayın. Namazı gözetin, zekatı verin ve ALLAH ve elçisine uyun. Ey Kabe'nin çevresinde oturanlar, ALLAH sizden günahları gidermek ve sizi tamamıyla arındırmak istiyor.

34. Evlerinizde okunan ALLAH'ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın. ALLAH Latiftir, Haberdardır.

Allah'a Hamd olsun, Kuran'ın 21. Cüz'ünü okumuş olduk...

2.- 21. Cüz'ün Özeti

E.L.M.

Allah'dan başkasını Veli edinmeden, kuracağımız yuvalarımızı, oluşturacağımız kurumlarımızı Dişi Örümcek yuvasına dönüştürmemeliyiz.

Yaşadığımız Batı Roma ülkesinde müslüman kimliğimizi bir Lokman misali ebeveyn kimliği ile donatarak geleceğimizin inşası olan çocuklarımıza Kuran'ı ve Hikmet'i doğru aktarmalıyız.

Allah'a olan Secde'mizi hizipleşmeden iman ve salih işlerle sürdürmeliyiz...

Unutmayalım ki, Dönüş O'nadır...Övgü yanlızca O'na...

Önceki Sayfaya

Copyright (C) 2002-2005 by İnteraktifokuma. All Rights Reserved.